Yalnızca bomba seslerine uyanmadan uyumak istiyoruz.

Ahmed Alhassan
Neden Türkiye’deyim?
4 min readDec 26, 2017

--

Resmi Çeken: Ferdi Ferhat Özsoy

O sadece biraz tecrübesiz, kaybolmuş kızdı, ama şimdi o nerede olduğunu ve nereye gittiğini biliyor. İhtiyacı olan tek şey, mutlu ve başarılı bir hayat. — Ahmed Alhassan

O’nun Hikayesi

Bir değişiklik istedik çünkü ülkemizi daha iyi bir hale getirmek istemiştik. Gelen şiddeti düşünmemiştik. Libya ve Mısır’daki devrim haberlerini izliyorduk fakat Suriye’de de olacağını tahmin etmemiştik. Cinayetleri değil, halkın protestolarını destekliyordum. Barışı, çözüm olarak görenlerdendim.

Halep’te doğdum. İronik bir şekilde hayatını çalışmakla ve okumakla geçiren şımarık bir kızdım. Uluslararası hukuk okuyordum ve yine ironik bir şekilde politika hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Devrim başladığında, kendimi gizli bir şekilde devrimi desteklerken ve onlara yardım etmeye çalışırken buldum. Ailem 4 ay boyunca beni evden çıkarmadığı için, isyana katılamadım. Oturma odasında gidip, koltukta oturup babama, yaptığı şeylerden ötürü “Sen bir iki yüzlüsün!” dediğimi hatırlıyorum. Beşar hakkında düşündüğüm tek şey ise, insanlığı nasıl yok ettiğidir. Nasıl bir insan bebekleri öldürür? Adam öldürmeyi anlayabilirim belki ama bebekleri öldürmeyi asla. Bu iğrenç bir şey! Hem sessiz kalamayacağımı hem de konuşamayacağımı fark ettim. İki yangın arasında kalmıştım. İki savaşı birden yaşıyordum. Fakat bir gün Peygamberimizin “doğru şeyi yapın” hadisiyle karşılaştım. Beni hem heyecanlardı hem de isteklendirdi ve ben de doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmaya devam ettim. Fakat çok yorgun hissetmem uzun sürmedi. Durmanın eşiğindeydim. Fakat sonra, bir rüya gördüm. Ölen insanların cennete yükseldiğini gördüm ve “Adalet nerede?” diyerek ağladım. Bunun ardından, herhangi bir şekilde yoluma devam etmem gerektiğini düşündüm. O süreçte eğitimime ara vermek ve işsiz kalmak zorunda kalsam da, gönüllülük yapmaya ve insanlara yardım etmeye devam ettim.

Resmi Çeken: Ferdi Ferhat Özsoy

Suriye’den ayrılma kararı almamın önemli bir parçası olan ve yalnızca 30 dakika süren fakat zihnimde daha fazlası olarak hala aklımda olan korkunç bir olay yaşamıştım. Bir gün, otobüsle eve dönerken, otobüs durmuştu ve hepimiz bir silah sesi duymuştuk. Çapraz ateş altındayken, “Şahadet getirin.” diye bağırmışlardı. Bunun sonumuz olduğunu biliyorduk. Yere yatmıştım ve şahadet getirmiştim. Fatiha okumuştum ve başka hiç bir şey düşünememiştim. Biliyorsunuz ki, çok yoğun ve zor bir durumun içindeyken, hiç bir şey düşünemeyebilirsiniz. Düzgün bir şey düşünmek imkansız hale gelir. Bu sebeple ben de birini aramayı bile akıl edememiştim. Çok korkmuştum ve Suriye’de kaçmam gerektiğini fark etmiştim.

Arkadaşlarımla Gaziantep’e taşındım. Fakat iş bulamadım ve geri dönmek zorunda kaldım. Bu süreçte değişen tek şey, bacağımdan yaralanmış olmamdı. Her sabah 7’de bomba sesleriyle uyanmak artık çok da farklı bir şey değildi. Her şeyi denedim. Kuzenlerim beni Suudi Arabistan’a götürmeye çalıştı fakat Suudi Arabistan çok para istiyordu. O kadar param yoktu. Tek şansım Gaziantep’e dönmekti. Ben de bu sefer de kız kardeşimle tekrar geri döndüm. Üstelik bu sefer Arapça radyo istasyonunda simultane çevirmen olarak iş de buldum. Kız kardeşim de simultane çevirmenlik yapıyoru. Daha sonra daha iyi fırsatlar bulmak için Antalya’ya taşındık, kız kardeşimle aynı şirkette tercüman olarak çalışmaya başladık, ancak Antalya’da birçok engel ve rahatsızlıkla karşı karşıya kaldık. Bir keresinde polis bize yaklaşıp doğrudan: “Başka bir devletin yolunu tutun. Biz sizden nefret ediyoruz.” dedi.

İstanbul bizim için bir sonraki mükemmel adımdı. Birçok yerde çalıştım. Pazarlama sektöründe ve alternatif tıp şirketinde çalıştım, şu anda ise reklamlarda seslendirme işi yapıyorum, ancak yine de işsiz sayılıyorum.

Resmi Çeken: Ferdi Ferhat Özsoy

Son zamanlarda, İstanbul’da kendimi yeniden keşfetmeye başladım. Şu an yazı ve şiir yazmayı ve onları internet ortamında paylaşmayı sevdiğimi biliyorum. Hayalim, üzerine çalıştığım iki filmi yapabilmek. Hukuk eğitimi almış olsam bile, zihnimin filmlerin etrafında döndüğünü hissediyorum. Halen kendi projem olan bir roman üzerinde çalışıyorum. Aslında hayalim, zulme uğramış ancak hikayelerini anlatamayanların, sesi olmayanların sesi olmak. Çünkü buradaki kadınlar işverenleri veya kendi kocaları tarafından zulüme uğruyorlar ve istismar ediliyorlar. Burada kendime güvenebileceğimi ve güçlü olabileceğimi öğrendim. Çünkü burada, Araplar veya Türkler zayıf olduğunuzu fark ettikleri zaman üzerinize gelmeye devam edecekler. Bu sebeplerden ötürü kendimi daha da çok keşfettim.

Burada insan kendini yalnız hissediyor. Belli bir noktada depresyon da geçirdim fakat “meditasyon” hakkında bir şeyler keşfettiğimde iyileşmeye başladım. Kendimi sevmeye ve kendime inanmaya başladım.

Şu anda, ıstırabı ve insanların öldüğünü görüyorum ancak kanalı değiştiriyorum çünkü onlar için hiçbir şey yapamıyorum. Çünkü bana göre, bir şey yapmadığında konuşmanın bir faydası da yok.

Son olarak Türk halkına söylemek istediğim tek şey: “Onları seviyorum ve onlara saygı duyuyorum.” Türk mirasına sahip birçok Arap var. Onlarla çok şey paylaştık. Tabii ki, kötü bazı insanlar var, ama iyi insanlar da var! Umarım, yalnızca güvende olmak isteyen, bomba seslerine uyanmadan uyumak isteyen, çok çalışkan insanlar olduğumuzu görürler.

--

--